7'NCİ DÖNEM TOPLU SÖZLEŞME GÖRÜŞMELERİ ÖNCESİNDE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI ÖNÜNDE BASIN AÇIKLAMAMIZI YAPTIK.
Emeğin ve onur mücadelesinin adı, yeni nesil sendikacılığın örneği Savunma, Büro ve Destek Hizmetleri SAVDES-SEN olarak, 7’nci Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinin başladığı 01 Ağustos 2023 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde basın açıklaması yapılmış, toplu sözleşme sürecine ilişkin taraflara uyarılarda bulunulmuş, talep ve görüşlerimiz özet olarak kamuoyu ile tekrar paylaşılmıştır.
Basın açıklamaları, eylemler ve etkinlikler ile sürekli sahada faaliyet gösteren SAVDES-SEN olarak; 7’nci Dönem Toplu Sözleşme sürecini titizlikle takip ediyor, sürecin memur ve emeklilerinin hak ve menfaatleri zemininde yürütülebilmesi için kamuoyu baskısı oluşturmaya devam ediyoruz.
Çok sayıda yazılı ve görsel basın kuruluşunun iştirak ettiği ve Genel Başkan Tuncay CENGİZ tarafından yapılan basın açıklaması metnini aşağıda paylaşıyor, katılımları ile destek veren yönetici, temsilci ve üyelerimize, basın mensuplarına ve TEÇ-SEN Genel Merkez Yönetim Kurulu Başkan ve Yönetim Kurulu Üyelerine teşekkür ediyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
GENEL BAŞKAN TUNCAY CENGİZ TARAFINDAN YAPILAN BASIN AÇIKLAMASI METNİ
Değerli Basın Mensupları ve Kıymetli Arkadaşlarım;
Bugün, yaklaşık 3,5 milyon memur ve 2,5 milyon memur emeklisinin 2024 ve 2025 yıllarını kapsayan mali ve sosyal haklarının belirleneceği 7’inci Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinin başladığı, emeğin ve alın terinin kıymetinin ortaya konulması gereken önemli bir gündür. Tabi gerektiği gibi değerlendirilebildiği takdirde...
Siyasallaşmış sendikaların, geçtiğimiz 12 yıl boyunca yapmış olduğu altı ayrı toplu sözleşme göstermiştir ki; memurların emek ve alın teri yeterince savunulmamış, memur ve emeklileri zaman zaman açlık sınırına düşürülmüş, zaman zaman da asgari ücret ile eşitlenmiştir.
Bu hususun; dünyada veya ülkemizde yaşanan ekonomik kriz, enflasyon veya kamu kaynaklarının yetersizliği ile izah edilebilecek bir yanı olmadığını hepimiz biliyoruz.
En basit hesapla, kamu kaynaklarının adil bölüşümü çerçevesinde, en düşük memur ücretinin en düşük kamu işçinin mali hakları ile eşdeğer olması gerekmektedir.
Şu an eşit midir? Diye soracak olursak, cevap tabi ki, hayır olacaktır.
Halihazırda yaşanan bu adaletsizlik; maalesef basiretsiz ve beceriksiz sendikacılığın sonucudur.
Değerli Basın Mensupları ve Kıymetli Arkadaşlarım;
Adaletsizlik, sadece kamu kaynaklarının adil bölüşümü ve ücret politikasında yaşanmamaktadır.
Adaletsizlik, eş ve çocuk yardımı, yiyecek, giyecek, ulaşım vb. sosyal yardımlarda, ikramiye ödemelerinde, hiyerarşide, sınıflar ya da kadrolar arasında, yani her alanda yaşanmaktadır.
Bu adaletsizliklerin çözüm yeri ise layıkıyla icra edilecek toplu sözleşme masalarıdır.
Burada, biraz sonra başlayacak toplu sözleşme görüşmelerine katılacaklara sesleniyorum:
Toplu sözleşme masası vebal masasıdır. Kul hakkının gerektiği gibi savunulması gereken masadır.
O masaya oturma yetkisi sizlere; oyalanmak, göz boyamak veya reyting yapmak için verilmemiştir.
Özellikle, anlaşmadan kalkmak ve konuyu hakem heyetine havale etmek için hiç verilmemiştir.
Yetkili konfederasyonun, bahane bulma veya sızlanma hakkı yoktur. Memur ve emeklilerinin hakkını söke söke alma sorumluluğu vardır.
Değerli Basın Mensupları ve Kıymetli Arkadaşlarım;
Biraz önce açıkladığım temel ilkeler çerçevesinde, daha önce Cumhurbaşkanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile paylaştığımız 7’inci Dönem Toplu Sözleşme ile ilgili görüş, talep ve beklentilerimizi bir kez daha özet olarak sizlerle paylaşıyorum.
Toplu sözleşmeye katılacakların da bu görüş ve taleplerimizi duymasını ve çalışmalarda dikkate almasını temenni ediyorum. Çünkü memur ve emeklilerin beklentisi bunlardır.
Değerli Basın Mensupları ve Kıymetli Arkadaşlarım;
Öncelikli talebimiz, memur ve emekli maaş ve ikramiyelerinin, hayatın doğal akışına ve piyasa gerçeklerine uygun hale getirilmesidir.
Malum olduğu üzere, Merkez Bankası 2023 yıl sonu enflasyon beklentisini %22,3’ten %58’e, 2024 yılı beklentisini %8,8’den %33’e yükseltirken, 2025 yılı beklentisini %15 olarak belirlemiştir. Bu şu anlama gelmektedir; “2023 yılının ikinci altı aylık dönemi içinde ilave %35,7 oranında enflasyon yaşanacak ve 22.000 TL ücret alan bir memur 31 Aralık 2023 akşamına kadar aylık 8.750 TL alım gücü kaybına uğrayacaktır.
Kaldı ki, Merkez Bankası resmi verilerine göre, toplu sözleşmelerin başladığı 2012 yılından bugüne kadar tahmin edilen enflasyon, hep gerçekleşen enflasyonun altında kalmıştır. Bunun da gözden kaçırmaması gerekmektedir.
Değerli Basın Mensupları ve Kıymetli Arkadaşlarım;
Mali konular ile ilgili taleplerimize tekrar dönecek olursak;
* TÜRK-İŞ dört kişilik bir ailenin Temmuz 2023 ayı yoksulluk sınırını 37.974 TL olarak belirledi. Bu rakamın Ocak 2024 ayında ne olabileceğini siz düşünün. Bu çerçevede, en düşük memur ücreti yoksulluk sınırı olarak belirlenmeli, altı aylık dönemler halinde yansıtılacak enflasyon farkları, enflasyonist ortamlarda aylık olarak yansıtılmalı, vergi dilimi %15’te sabitlenmeli, ülkenin ekonomik büyüme oranları, refah payı olarak her yıl başında ücretlere ayrıca yansıtılmalıdır.
* Verilen sözlere rağmen, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı verilerinden, en düşük memur ücretinin 22.000 TL değil, 20.352 TL olduğu görülüyor. Dolayısıyla verilen sözün arkasında durulması adına eksik 1.648 TL, 15 Temmuz 2023 tarihinden geçerli olmak üzere tüm memurlara ilave olarak verilmelidir.
* Merkez Bankası, 2023 yılı sonu enflasyon beklentisine konu olan %35,7’lik fark, seyyanen zam bahane edilerek görmezden gelinmemeli, Ocak 2024 ayında ücretlere ayrıca yansıtılmalıdır.
* Ocak ve Temmuz ayları ile Ramazan ve Kurban Bayramları olmak üzere yılda dört defa net birer maaş tutarında ikramiye verilmelidir.
* Seyyanen zamma ilişkin 7456 sayılı Kanun, memur ve emeklinin derdine derman olmamış, aksine sorunları daha da derinleştirmiştir. Bu nedenle, seyyanen verilen 8.077 TL taban aylıklara eklenerek emekli ücret ve ikramiyelerine de yansıtılması sağlanmalıdır.
* Sosyal yardımlar kapsamında; aile yardımı 3.000 TL’ye, çocuk yardımı her bir çocuk için 1.000 TL’ye çıkarılmalı, yemek yardımı kapsamında öğle yemekleri memurlara ücretsiz verilmeli, bu kapsamda bir öğün yemeğin maliyeti hesaplanarak 22 gün üzerinden memurlara topluca ödenmeli, tayın bedeli katsayısı 2.100’den 6.000’e çıkarılmalı, Giyecek Yardımı Yönetmeliği güncellenmelidir.
* 1994 ila 2005 yılları arasında 375 sayılı KHK kapsamında memurlara ödenen “Lojman Tazminatı-Kira Yardımı” üç grup halinde 7.500 TL ila 8.500 TL olacak şekilde tüm memurlara yeniden ödenmelidir.
* Emekli olan memurlara emekli ikramiyesinin yanında, TOKİ’nin 100 m² konut maliyeti kadar “Konut İkramiyesi” verilmelidir.
* Fazla mesai saat ücretinin, Temmuz 2023 ayından geçerli 55 TL’ den az olmaması sağlanmalıdır.
* Dışişleri Bakanlığı yurtdışı teşkilatında görevli “sözleşmeli personelin” ücretleri ülkenin şartlarına göre en az iki kat artırılmalı, ülkenin enflasyon farkları ücretlere yansıtılmalı, sıla bileti, eğitim yardımı, kira yardımı gibi sosyal yardımlardan yararlanmaları sağlanmalıdır.
* Birinci dereceye gelmiş tüm memurlara sınıf ayırımı yapılmaksızın 3.600 ek gösterge verilmeli, hiyerarşik düzen çerçevesinde tazminat yansıtma oranları artırılmalı, üniformalı personel emeklilerine verilen 1.200 TL ek ödeme maluliyet, eğitim vb. nedenlerle birinci dereceye gelemeyen tüm memur emeklilerine de verilmeli, ayrıca 5510 sayılı Kanuna göre işe alınan memurlar ile 01 Ekim 2008 tarihinden sonra işe alınan 5434 sayılı Kanuna tabi memurların emekli maaşı bağlama sistemi eşitlenmelidir.
* Yetkili konfederasyonun ve hizmet bazlı yetkili sendikaların sayfalarca tek tek teklif ettiği özel ve ek özel hizmet tazminatı teklifleri yerine, köklü çözüm için; memurların, sınıf, kadro ve derece bazında mali haklarını düzenleyen 17 Nisan 2006 tarihli “Devlet Memurlarına Ödenecek Zam ve Tazminatlar Kararı” ile 375 sayılı KHK ve eki cetvellerin, görev, yetki, sorumluluk ve hiyerarşi esas alınarak sil baştan yeniden düzenlenmesi en doğru çözüm yolu olacaktır. Adalet, hakkaniyet ve samimiyet buna gerektirir. Konuyu eğmeye, bükmeye ve karmaşık hale getirmeye hiç gerek yoktur.
Değerli Basın Mensupları ve Kıymetli Arkadaşlarım;
Buraya kadar mali haklara yönelik genel taleplerimizi açıkladım. Bunun dışında, sınıf, kadro ve görev yapılan kurumdaki çalışma hayatına ilişkin taleplerimiz de mevcuttur. Şimdi bu taleplerimizden de bahsetmek istiyorum.
* Kamunun kanayan yarası “Yardımcı Hizmetler Sınıfı” kaldırılmalı, mevcut personel eğitim ve mesleklerine uygun Teknik Hizmetler Sınıfı, Sağlık Hizmetleri Sınıfı ve Genel İdare Hizmetleri Sınıfı gibi diğer hizmet sınıflarına atandırılmalıdır. Verilen sözler ve vaatler tutulmalı, 1965 yılından bugüne devam eden çile son bulmalıdır.
* Kamuda branşlaşmayı sağlamak amacıyla; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 36’ncı maddesine, “Savunma ve Güvenlik Hizmet Sınıfı”, “Mali Hizmetler Sınıfı”, “Sosyal Güvenlik Hizmetleri Sınıfı” ve “Adalet Hizmetleri Sınıfı” ihdas edilmelidir.
* Şef, Müdür Yardımcısı, Başmühendis ve Müdür/Şube Müdürü kadrolarında görev yapan orta ve alt düzey yönetici personele hiyerarşik bir düzen içerisinde 8.000 puana kadar görev ve 2.000 puana kadar makam tazminatı verilmeli, ek gösterge ve tazminat yansıtma oranları artırılmalı, müstakil birim müdürlüğü yapan personele “temsil tazminatı ve temsil ödeneği” verilmelidir.
* Eşdeğer mesleklerin mali ve sosyal haklarından oldukça geride kalarak mesleki itibar kaybına uğrayan kamu mühendislerimizin, mali hakları yeniden düzenlenmeli, teknik sorumluluk tazminatı verilmeli, emekli kamu mühendislerine 15.000 puan karşılığı ek ödeme yapılmalı, “Mühendislik Meslek Kanunu” çıkarılmalıdır. Tekniker ve Teknisyenlerin ek gösterge, tazminat yansıtma oranları, özel hizmet ve ek özel hizmet tazminatları da hiyerarşi içerisinde artırılmalıdır.
* Kariyer uzmanlıklarında taşra-merkez ayrımı kaldırılmalı ve kariyer uzmanları arasında mali hak dengesi sağlanmalı, ayrıca Yeterliğe Tabi Gelir Uzmanlarının görev tanımları yapılarak, inceleme yetkisi verilmelidir.
* Millî Savunma Bakanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığında görevli memurlara, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda yapılacak düzenleme ile “4.000 gösterge puanı karşılığı Ek Ödeme” verilmelidir.
* Millî Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu gibi kurumlarda görevli “Kurum Tabipleri”, “Hemşireler” ve “Diğer Sağlık Çalışanlarının” mali hakları ve ek ödemeleri Sağlık Bakanlığındaki emsalleri ile eşitlenmelidir. Bu çalışmalarda, Veteriner Hekimler unutulmamalıdır.
* EYT ve prim borçlarının yapılandırılması kapsamında iş yükü oldukça artan Sosyal Güvenlik Kurumu personeline, ayrıca “%50 oranında Sosyal Güvenlik Tazminatı” ödenmeli, kurum içinden atama yapılacak şekilde “Sosyal Güvenlik Uzmanı ve Uzman Yardımcısı” kadroları ihdas edilmelidir.
* Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünde fazla çalışma karşılığında üniformalı personele verilen “Asayiş Tazminatı”, bu kurumlarda görevli Devlet memurlarına da verilmelidir.
* Gelir İdaresi çalışanlarımızın vergi vb. kamu borçlarının yapılandırılması kapsamında artan iş yüklerinin tazmini için “Mali Hizmetler Tazminatı” verilmelidir.
* Millî Savunma Bakanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünde görevli Devlet memurları ile Ticaret Bakanlığında görevli Gümrük Muhafaza ve Gümrük Muayene Memurlarına, taşıdıkları riskler karşılığında yılda 45 gün olacak şekilde “Yıpranma” verilmelidir.
* Başta Dışişleri Bakanlığı ve Avrupa Birliği Başkanlığı olmak üzere kamuda “Mütercim ve Tercüman” olarak istihdam edilen personelin kadroları; ileri seviyede yabancı dil bilgisine sahip olma ve görevin teknik uzmanlık gerektirmesi nedenleriyle “Teknik Hizmetler Sınıfına” alınmalı, özel ve ek özel hizmet tazminatları %50 oranında artırılmalıdır.
* 15 Ocak 2016 tarihinden sonra kamu kurum ve kuruluşlara açıktan atama suretiyle istihdam edilen Devlet memurları ile kadroya geçirilen sözleşmeli personele, geçmiş dönemlerde olduğu gibi ilave bir derece verilmesi sağlanmalıdır.
* Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği mülakat sınavları kaldırılmalı, yazılı sınavlar ÖSYM tarafından iki yılda bir KPSS benzeri tek elden merkezi olarak yapılmalıdır.
* Stajda geçen süreler emeklilik hesabına dahil edilmeli, Askerlik borçlanmasının işe başlama tarihini öne çekmesi sağlanmalı, yaşanan mağduriyet giderilmelidir.
Değerli Basın Mensupları ve Kıymetli Arkadaşlarım;
Son olarak ifade edeceğim husus sendikal örgütlenme ile ilgili olacaktır.
Yetkili konfederasyon ve hizmet kolu bazlı yetkili sendikaların tekliflerine bakıldığında, memurların mali haklarına yönelik olmaktan ziyade, “dayanışma aidatı” adı altında kendi gelirini artırmak amaçlı talepleri içerdiği bir çırpıda görülmektedir.
Toplu sözleşme; Anayasa, uluslararası sözleşmeler ve ilgili mevzuata uygun olarak, memur ve emeklilerin mali ve sosyal haklarını artırmaya yönelik olmalıdır. Sendikal örgütlenmenin önündeki her türlü baraj kaldırılmalı, örgütlenme özgürlüğünü kısıtlayıcı “dayanışma aidatı” gibi yeni girişimlerden kaçınılmalıdır. Memurlara grev hakkı alınması için mücadele edilmeli, toplu sözleşme ikramiyesinin en az üç kat artırılması sağlanmalıdır.
Değerli Basın Mensupları ve Kıymetli Arkadaşlarım;
Sonuç olarak, beklentimiz, açıkladığımız taleplerimizin 7’inci Dönem Toplu Sözleşme kapsamına alınması ve Meclisin açılması ile birlikte çıkarılacak torba yasalar ile çözüme kavuşturulması, kısacası adaletin sağlanması, bozulan ücret dengesi ve hiyerarşinin yeniden sağlanmasıdır diyor, bu taleplerimizin gerçekleşmesini istiyor ve bekliyoruz.
Son olarak, bu defa, kazanan “Memurlar ve Türkiye” olsun, süreç yine hüsranla bitmesin diyor, sorumluları uyarıyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Tuncay CENGİZSAVDES-SEN Genel Başkanı
© 01.08.2023